Ahmet Can İlhan

Liseye başladığımda benim yaşlarımdaki herkes gibi rock-star olma hayalim vardı. Gitar çalıyor ve müzik grubumuzla etkinliklere katılıyorduk. Adana zaten birçok rock müzik sanatçısının yetiştiği yerdi. Ben de kendimce konservatuar hayalleri kuruyordum. Adana Anadolu Lisesi pek de bu hayallerin yeri değildi. Herkesin başarılı olduğu, mühendis ve doktor yetiştiren bir liseydi. Kısa zamanda benim de hayallerim törpülendi ve sonunda ilk mühendislik dalı olan, medeniyet mühendisliğinde rock-star olmaya karar verdim.

Üniversite yıllarım Eskişehir'de geçti. Osmangazi Üniversitesi mühendisllik anlamında çok deneyimli profesörleri bünyesinde barındıran bir üniversiteydi ve laboratuvar imkanları oldukça genişti. Eh burada okuyup da değerli Ahmet Topçu hocanın kaba tabirle "tornasından çıkmış" olmak benim dönemimdekiler için gurur kaynağı ve büyük bir şanstı. Rahmetle anıyorum.

Üniversitede bulunduğum yıllarda zemin ve beton alanlarında uzun uzun laboratuvar çalışmaları yapma fırsatım oldu. Kompaksiyon deneylerim aklıma geldikçe sağ kolum hala sızlar. İş güvenliği önlemlerinin önemini üstüme fırlayan beton parçalarıyla öğrendim mesela..

Henüz üçüncü sınıftayken keşke daha önce tanışsaydım dediğim değerli hocam Ender Demirel'le yolum kesişti. Bence bir akademisyenin en temel görevi öğrencide öğrenme merakı uyandırmasıdır. Ender hoca da bunu çok iyi yapıyordu. Haftalarca uğraştığım, bu süreçte Bernoulli denklemlerini, Navier-Stokes denklemlerini defalarca parçalayıp birleştirdiğim, rüyalarımda Froude ve Reynolds gördüğüm bir soruyla mücadele ettim. Sonunda hocanın isteğiyle özel öğrenci olarak Yüksek Lisans derslerine katılmaya hak kazandım. Ve sonraki süreçte hem hidrolik laboratuvarında hem de ileri akışkan dinamiği çalışmalarında profesyonel olarak çalıştığımız bir döneme girdim. Manyetik hidrodinamik çalışmaları, uçak kanat tasarımı, dinlendirme tanklarında akışkan modellemeleri gibi çalışmalara katıldım. Açık kaynak kodlamayla bu süreçte tanıştım.

Daha sonra bir süre Eskişehir Çifteler'de bulunan Gökpınar Barajı'nın yapımında çalıştım. Kil çekirdekli kaya dolgu gövde, betonarme kapama seddesi yapımlarında görev aldım. Neyse ki zemin araştırmaları konusunda tecrübeliydim ve burada tecrübelerimi pekiştirme fırsatım oldu. Her iş yeni tecrübeler barındırıyor. Slurry Trench metodunu ilk kez burada gördüm mesela, meslek hayatında çok az denk geliyor bir mühendis böyle derin teknikli uygulamalara.

Hayat her zaman planladığımız gibi olmuyor. Kariyerlerimiz de öyle. Özel sebeplerden dolayı barajı bitirdikten sonra doğduğum kente döndüm. Burada 128 konutluk müstakil evlerden oluşan bir site inşaatında şantiye şefi olarak görev aldım. 5000 metreden fazla içme suyu ve kanalizasyon hattı, 3000 metre elektrik hattı yaptım. 98 müstakil, 30 tane de bitişik nizam daireye ek olarak 10000 metrekareden fazla alanda peyzaj yaptım.

Bugüne kadar hem öğrenciliğimde hem de meslek hayatımda asla "ben biliyorum, yeter" demedim. Her gün yeni bir şeyler öğreniyor, her gün kendime yeni yetenekler kazandırmaya çalışıyorum.